adsense

13 Mayıs 2015 Çarşamba

12 Yıllık Zorunlu Eğitim Çalışmaları

 Giriş
Bu bölümde on iki yıllık zorunlu kademeli eğitime geçişle ilgili problem durumuna, araştırmanın amacına,  problem cümlesine, Alt problemlere, araştırmanın önemine ve tanımlara yer verilmiştir.
Problem
Nitelikli insanın yetiştirilmesi ve ülke kalkınmasının hizmetine sunulmasında temel etken eğitimdir. Bilgi çağı adını verdiğimiz bu dönemde ülkelerin yetişmiş ve nitelikli insan yetiştirmelerinde en önemli araç ve güç eğitimdir.
         Eğitim, insanların doğumundan ölümüne kadar gerekli bir süreç olup toplumların ekonomik, sosyal, kültürel ve politik gelişmelerini doğrudan etkilemektedir. Bu nedenle, eğitimin oluşan gelişmeler doğrultusunda, toplumun ve bireylerin gereksinimlerine cevap verecek şekilde düzenlenmesi,  tüm dünya ülkelerinin en önemli öncelikleri arasında yer almaktadır. Toplumların ve bireylerin yaşamlarını sürdürmesi ve yaşam kalitelerini artırmaları, insan kaynaklarının çağdaş bilim ve teknolojinin, toplumun ve çalışma yaşamının gereklerine uygun niteliklerde yetiştirilmesi, ancak nitelikli bir eğitimle mümkündür. Eğitimde nitelik ise, bilime ve akla dayalı, evrensel değerlere sahip bir yapı ve anlayışla sağlanabilir (Gültekin ve Anagün 2006:146)
AB’ye üye pek çok ülke her düzeyde okullaşma oranlarının yükseltilmesi, eğitimde fırsat ve olanak eşitliğinin sağlanması, zorunlu eğitim süresinin uzatılması v.b. gerçekleştirerek beş yaş öncesi ve ortaöğretim sonrası nüfusun çoğunluğunun eğitime katılımı ve yaşam boyu eğitimin nasıl sağlanabileceği, daha nitelikli eğitimin nasıl verilebileceği, yetişkin eğitimi gibi konulara yoğunlaşmıştır. AB Ülkelerinin hemen hemen yarısının, Ortaöğretimin tamamını ya da ilk yılını zorunlu eğitime dahil ettikleri, görülmektedir. Eğitimde sürekli yeniliğe giden AB ülkelerinin bazılarının (Örneğin İtalya EURYDİCE 2000) yakın zamanda zorunlu eğitimi tamamlama yaşının 18 yaşa çıkarılması şeklinde hedefleri bulunmaktadır. (Serden,1991, akt.Ergener,2004, 9-10).
Eğitim kurumları ve eğitime ilişkin düzenlemeler toplumun bütün kesimlerini yakından ilgilendirir. Özellikle Türkiye gibi geri kalmış ülkelerde eğitim ve eğitilmiş insan sorununun kronikleştiği de birçok araştırmacı tarafından vurgulanmıştır.( Güven,2012)
 Dünya ülkelerinin eğitim sistemlerinde meydana getirdikleri değişimlere benzer değişimler ülkemizde de gerçekleştirilmektedir. Sekiz Yıllık zorunlu eğitime geçilmesi, Taşımalı eğitim sisteminin uygulanması, Milli Eğitim Bakanlığındaki yasal anlamdaki değişiklikler bunlara örnek gösterilebilir.
Bu anlamda Dünyada meydana gelen bilimsel ve teknolojik gelişmeler, küreselleşme, herkesin eğitim görme olanağına kavuşturulması, okullaşma oranlarının artırılması gibi sebepler Türkiye’de On İki Yıllık zorunlu eğitime geçişi gerektiren şartlar olarak sıralanabilir.
Milli Eğitim Bakanlığının 2012 tarihli  “12 Yıl Zorunlu Eğitim Sorular-Cevaplar”  adlı yayınında “Bu yasal değişikliğe neden gerek duyuldu?Sorusu; “Dünya genelindeki uygulamalara bakıldığında, ortalama eğitim süresi 11 - 12 yıl veya daha üzerindedir. Türkiye’de ise toplam nüfusun ortalama eğitim süresi 6 - 6,1 yıl civarındadır. Başka bir ifadeyle, gelişmiş dünya ülkeleri ile Türkiye’nin eğitim süresi arasında tam yarı yarıya bir fark söz konusudur. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere baktığımızda, hemen hepsi ortalama eğitim sürelerini artırmak suretiyle nüfuslarının büyük bir bölümünü lise mezunu ya da üniversite mezunu yapmak üzere hedefler koymuşlar ve bunu gerçekleştirmek için tedbirler almaktadırlar. Avrupa Birliği ülkeleri 2020 yılına kadar nüfuslarının en az yüzde 90’ını lise mezunu yapmak üzere hedeflerini revize ettiler. Japonya ve Güney Kore çağ nüfusunun yüzde 100’ünü üniversite mezunu yapmaya çalışıyor. Daha birçok ülkeden veya bölgeden bu tür örnekleri artırmak mümkündür. Ülkemizde ise nüfusun sadece yüzde 28’inin lise mezunu olduğu dikkate alınırsa, bu değişikliğe ihtiyacın ne kadar büyük olduğu anlaşılmaktadır. Ülkemizde son yıllarda alınan önlemlerle ve idari uygulamalarla çağ nüfuslarının okullaşma oranlarında çok önemli mesafeler kat edildiği görülmektedir. Bu kapsamda okullaşma oranlarında ilköğretim düzeyinde yüzde 98’lerin aşıldığı, ortaöğretim düzeyinde yüzde 70’lere yaklaşıldığı, yükseköğretim düzeyinde ise yüzde 33’leri yakaladığımız görülmektedir. Buna karşılık bölgeler arasında ciddi farklılıklar maalesef varlığını korumaktadır. Örneğin Şırnak’ta ortaöğretimdeki okullaşma oranı yüzde 30’ların altındadır. Zorunlu eğitimi 8 yıldan 12 yıla çıkaran düzenleme ile toplam nüfusun ortalama eğitim yılı artırılacak ve bu anlamda okullaşma oranındaki bölgesel farklılıklar da azaltılacaktır. Düzenlemenin en önemli amaçlarından biri de eğitim sistemimizi demokratikleştirme ve esnekleştirme arzusudur. Değişik kademelerde oluşturulacak seçimlik derslerle her kesimden vatandaşlarımızın ve öğrencilerimizin eğitimden beklentileri, sosyal ve kültürel talepleri karşılanmaya çalışılacaktır. Öğrenciler sporda, sanatta veya başka bir alanda yetenek sahibi ise veya bu alanların birinde kendini geliştirmek istiyorsa 5. sınıftan itibaren kendisine bu imkân tanınmış olacaktır. Düzenlemeyle getirilen bir başka yenilik ise eğitimin kademelere bölünmesidir. Birinci kademe 4 yıl süreli ilkokul, ikinci kademe 4 yıl süreli ortaokul ve üçüncü kademe 4 yıl süreli lise olarak yapılandırılmıştır. Böylece kademeler arası yatay ve dikey geçişlere imkân tanınmış, esnek yapı sayesinde bireye yetenek ve gelişimine göre erken yaşlarda tercih hakkı tanınmıştır. Yapılan değişiklik ile ilköğretim çağı 6 - 13 yaş olarak değiştirilmiş ve Eylül ayı sonu itibarıyla 5 yaşını doldurmuş, 6 yaşına girmiş çocuklarımızın ilköğretime başlamalarına fırsat verilmiştir. Bu konuda dünya genelindeki uygulamalarla paralellik sağlanmış, erken yaşta eğitime başlayan bireyin bir yıl erken hayata adım atması sağlanmıştır. Günümüz dünyasında istenilen her türlü teknolojik ve fizikî şartların uygunluğu göz önüne alındığında bireyin okula bir yıl erken başlaması çok önemlidir. Sekiz yıllık kesintisiz eğitimde 1. sınıf öğrencisi ile 8. sınıf öğrencisi aynı bahçede oyun oynuyor, aynı tuvaleti kullanıyor ve aynı kantinde alışveriş yapmak için sıraya giriyordu. Yetişkin öğrencilerin bedensel üstünlükleri karşısında alt sınıf öğrencileri ezilebiliyor, ortak mekânlardan yeterince yararlanamıyordu. Yeni sistem, yaş aralığını düşürerek ilkokulların ayrı binalarda, diğer okullara (ortaokul ve lise) devam eden öğrencilerin ise farklı binalarda eğitim yapmasına imkân tanımıştır.” şeklinde açıklamaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder